Neden
bu konuyu seçtim. Bazıları için oldukça bilinir bir konu, bazıları içinse
bilinir ama karışık bir konu, bazılarımız için ise bir kaçı haricinde bilinmez
bir konudur.
-Vücudumuzda
kaç sistem var?
-Bu
sistemler nelerdir?
–Sistemlerimiz
Hangi Organlardan Oluşur ve Ne Yaparlar?
Tüm
vücudumuzda bulunan 11 adet sistem eksiksiz olursa ve aksamadan çalışırsa vücut
sağlığı ve bütünlüğü korunur, aksi taktirde rahatsızlıklar, hastalıklar ve
organ problemlerinin yarattığı diğer sorunlarla uğraşırız….
Tüm
sistemler birbirleriyle iletişim halindedir. Birindeki aksama diğerlerine de
yansır.
En
sık gördüğümüz kronik hastalıklar; diabet, kanser, kalp-damar ve sindirim
sistemi hastalıkları, nörodejeneratif hastalıklar, obesite, yaşlılık ve
infertilite’dir. Yaşlılık aslında doğal bir süreçtir ama tartışmalı…
Bu
hastalıkların oluşmasında normal işlemesi gereken mekanizmaların işlememesi,
olmaması veya bozulması söz konusudur.
Bu 3
önemli mekanizmanın bozulması da 11 adet sistemimizi olumsuz yönde etkiler.
Dokularımızı
Hücreler oluşturur. Dokularımız; Epitel, Kemik, Bağ, Kan, Kas, Sinir ve
Kıkırdak Dokuları şeklindedir. Bunlar birleşerek organlarımızı meydana
getirirler. Organlar ise Sistemleri oluşturur…
-Sistemler:
1) Lenfatif Sistem
Hem
dolaşım sisteminin hem de bağışıklık sisteminin bir parçasıdır. Geniş bir lenf ağından,
lenfatik damarlardan, lenf düğümlerinden, lenfatik veya lenfoid organlardan ve
lenfoid dokulardan oluşur.
Lenfatik
sistemin yönü periferden merkeze doğrudur. İçindeki lenf sıvısı kalbe doğru
akar. İçinde bol miktarda lenfositler bulunur. Lenfositler bağışıklıkta ana
elemanlardan biridir.
Kalp
damar sistemi tarafından hücreler ve hücrelerarası dokuya gönderilen kanın
venöz dönüşten sonraki kalan plazma kısmını
kalbe geri taşır.
Barsaktan
emilen uzun zincirli yağ asitleri şili olarak lenf yoluyla taşınarak KC’e
uğramadan direk olarak torasik seviyede subklavian arter yoluyla dolaşıma
verilir.
Vücudumuzda
birincil ve ikincil lenf organları vardır. Birincil olanlar; kemik iliği ve
timus; ikincil olanlar dalak ve lenf düğümleridir. Ayrıca; farklı dokular
içinde bu sisteme hizmet eden lenf alanları bulunmaktadır.
2) Solunum Sistemi
Burun,
ağız, yutak, gırtlak, soluk borusu trakea, akciğer, bronş, bronşcuk ve hava
kesesi alveollerden oluşur. Amacı hücrelerden gelen karbondioksitli kanın
oksijenle değiştirilmesini sağlamaktır.
3) Sindirim Sistemi
Ağız
ile başlar, kakamızı yaptığımız anüse kadar devam eder. Ekranda tüm gastro
intestinal sistemi görebiliriz…
Besinleri
ağız yoluyla alır ve içindeki molekülleri ayrıştırdıktan ve vücut içine
gönderdikten sonra kalan posayı kaka yoluyla toksinlerle birlikte dışarı atar.
Karaciğer,
Safra Kesesi ve Pankreas az önce söylediğim işlevleri kolaylaştırmak için
yardımcı olur. Karaciğer metabolik faaliyetlerin en önemli merkezidir.
Günümüzde
çok iyi anlaşılmıştır ki; barsak lümeni içinde mikrobiyota denilen ve
hücrelerimizden daha fazla sayıda, çok önemli ve özel işlevleri bulunan ve her
türlü yararlı molekülleri üreten, ikinci beyin olarak adlandırılan, doğumdan
sonra kişilerin yaşına, yaşadığı bölgeye, sağlıklı ve hastalıklı olup
olmamasına göre şekillenen faydalı bakteriler bulunur.
4) Üriner Sistem
Böbrekler,
böbrekler mesane arasındaki 20-25 cm uzunluğunda tüpler yani Üreterler,
idrarımızı depolayan ve işemeyi sağlayan Mesane, mesaneden çıkan idrarın
atılmasını sağlayan alt idrar yollarından yani Üretradan oluşur.
Üriner
sistem; metabolizma sonucu oluşan veya dışarıdan aldığımız toksik maddelerin
vücudumuzdan idrar oluşturarak atılmasını sağlar. Kompleks bir mekanizma ile
idrar üretir.
5) Üreme Sistemi
Kuşakların
ve türün devamlılığını sağlayan en önemli sistemdir. Erkek ve Kadında
farklılıklar gösterir.
6) Kas Sistemi
Hareket
etmemizi sağlar. Vücudumuzda çizgili ve düz kaslar olmak üzere iki tip kas
vardır. Çizgili kaslar isteğe bağlı olarak çalışırken düz kaslar otonom olarak
çalışırlar. Yani kontrolümüzde değildir. İstisna olarak kalp kası çizgili kas
olmasına rağmen otonom çalışır.
7) İskelet Sistemi
Kemikler
ve kıkırdaklardan oluşmuştur. Eklemler ile birbirilerine bağlıdırlar.
Eklemlerin içinde stabilizasyonu sağlamak için çeşitli bağlar bulunur.
Vücudun
dik durmasını sağlar.
İç
organları dış etkilerden korur.
Kemik
iliğinde kan hücreleri üretilir.
Kalsiyum
ve fosfor gibi mineralleri depolar.
İç
organlara ve kaslara tutunma yüzeyi sağlar.
Kasların
yardımıyla vücudun hareket etmesini sağlar.
8) Sinir Sistemi
Vücudun
içinin ve dış çevresinin algılamasına yol açarak, bilgi elde ederek ve elde
edilen bilgiyi işleyerek, vücut içerisinde sinir hücreleri ağı sayesinde
sinyallerin farklı bölgelere iletimini sağlar, organların, kasların
aktivitelerini düzenler.
Sinir
sistemi iki bölümden oluşur. Merkezi sinir sistemi (MSS) ve periferik sinir
sistemi (PSS). MSS, beyin ve omurilikten oluşur. Kafatasının içindedir.
Periferik sinir sistemi sayesinde
sinirler vücudumuzun her yerindedir.
9) Endokrin Sistem
10) Kan, Bağışıklık ve Kalp-Damar Dolaşım
Sistemi
Kan,
atardamar, toplardamar ve kılcal damarlardan oluşan Kalp-damar dolaşım sistemi
içinde dolaşan; akıcı plazma ve hücrelerden (alyuvar-eritrosit, akyuvar-lökosit
ve pıhtılaşma hücreleri-trombosit) meydana gelmiş kırmızı renkli hayati özelliğe
sahip bir sıvı.
Plazma
içinde globülin, albümin, fibrinojen ve immunglobulinler gibi bir çok
fonksiyonda rol alan proteinler bulunur.
Kan;
lenfatik sistem ile birlikte diğer lenf organları ve bağ dokusu sistemiyle beraber
bağışıklık sisteminin en önemli unsurlarının başında yer alır.
Kalp-damar
dolaşım sistemi ise; kalp, atardamar-arter, toplardamar-ven ve kılcal
damarlardan oluşan vücudun her yanına dağılmış bulunan yaklaşık 40 bin km’lik
içi endotel ile döşeli bir tüneldir.
11) Örtü Sistemi
Vücudumuzun
her tarafı deri ile kaplıdır. Deri ile birlikte saç, tüyler, tırnaklar ve deri
bezleri ile onların ürünlerini-ter gibi kapsar. Dış çevre ile vücudu ayırır ve
vücudu dış çevreye karşı korur.
Sistemlerin
birbiriyle uyumlu çalışması gerekir. Vücudumuzun çarklarıdır bunlar. Dişlilerin
eksiksiz olması metabolizmamızın mükemmel çalışacağının hedefini gösterir bizlere.
Eğer
bir sistemde sıkıntı varsa yakın veya uzak bir gelecekte diğer sistemleri de
etkileyecektir. O nedenle vücudumuz için önemli olan mekanizmaları tekrar
hatırlatarak videoma son noktayı koymak istiyorum.
Hastalıkların
oluşumunda en önemli bu 3 mekanizmanın birbirleriyle bağlantılı olduğunu
unutmayalım: 1-Endotel Disfonksiyonu ve Nitrik Oksit Eksikliği, 2-Oksidatif
stres ve antioksidan eksikliği, 3-İnflamasyon.
Bunların
birinin eksikliği ve ortaya çıkışı metabolizmanın tüm çarklarını, dolayısıyla
sistemlerden birini etkileyen herhangi bir bozukluk; sonuç olarak domino etkisi
yaratarak diğer sistemleri ve tüm vücudumuzu etkiler.
bu konuyu seçtim. Bazıları için oldukça bilinir bir konu, bazıları içinse
bilinir ama karışık bir konu, bazılarımız için ise bir kaçı haricinde bilinmez
bir konudur.
-Vücudumuzda
kaç sistem var?
-Bu
sistemler nelerdir?
–Sistemlerimiz
Hangi Organlardan Oluşur ve Ne Yaparlar?
Tüm
vücudumuzda bulunan 11 adet sistem eksiksiz olursa ve aksamadan çalışırsa vücut
sağlığı ve bütünlüğü korunur, aksi taktirde rahatsızlıklar, hastalıklar ve
organ problemlerinin yarattığı diğer sorunlarla uğraşırız….
Tüm
sistemler birbirleriyle iletişim halindedir. Birindeki aksama diğerlerine de
yansır.
En
sık gördüğümüz kronik hastalıklar; diabet, kanser, kalp-damar ve sindirim
sistemi hastalıkları, nörodejeneratif hastalıklar, obesite, yaşlılık ve
infertilite’dir. Yaşlılık aslında doğal bir süreçtir ama tartışmalı…
Bu
hastalıkların oluşmasında normal işlemesi gereken mekanizmaların işlememesi,
olmaması veya bozulması söz konusudur.
Bu 3
önemli mekanizmanın bozulması da 11 adet sistemimizi olumsuz yönde etkiler.
Dokularımızı
Hücreler oluşturur. Dokularımız; Epitel, Kemik, Bağ, Kan, Kas, Sinir ve
Kıkırdak Dokuları şeklindedir. Bunlar birleşerek organlarımızı meydana
getirirler. Organlar ise Sistemleri oluşturur…
-Sistemler:
1) Lenfatif Sistem
Hem
dolaşım sisteminin hem de bağışıklık sisteminin bir parçasıdır. Geniş bir lenf ağından,
lenfatik damarlardan, lenf düğümlerinden, lenfatik veya lenfoid organlardan ve
lenfoid dokulardan oluşur.
.png)
sistemin yönü periferden merkeze doğrudur. İçindeki lenf sıvısı kalbe doğru
akar. İçinde bol miktarda lenfositler bulunur. Lenfositler bağışıklıkta ana
elemanlardan biridir.
Kalp
damar sistemi tarafından hücreler ve hücrelerarası dokuya gönderilen kanın
venöz dönüşten sonraki kalan plazma kısmını
kalbe geri taşır.
.png)
emilen uzun zincirli yağ asitleri şili olarak lenf yoluyla taşınarak KC’e
uğramadan direk olarak torasik seviyede subklavian arter yoluyla dolaşıma
verilir.
Vücudumuzda
birincil ve ikincil lenf organları vardır. Birincil olanlar; kemik iliği ve
timus; ikincil olanlar dalak ve lenf düğümleridir. Ayrıca; farklı dokular
içinde bu sisteme hizmet eden lenf alanları bulunmaktadır.
.png)
Burun,
ağız, yutak, gırtlak, soluk borusu trakea, akciğer, bronş, bronşcuk ve hava
kesesi alveollerden oluşur. Amacı hücrelerden gelen karbondioksitli kanın
oksijenle değiştirilmesini sağlamaktır.
3) Sindirim Sistemi
Ağız
ile başlar, kakamızı yaptığımız anüse kadar devam eder. Ekranda tüm gastro
intestinal sistemi görebiliriz…
Besinleri
ağız yoluyla alır ve içindeki molekülleri ayrıştırdıktan ve vücut içine
gönderdikten sonra kalan posayı kaka yoluyla toksinlerle birlikte dışarı atar.
Karaciğer,
Safra Kesesi ve Pankreas az önce söylediğim işlevleri kolaylaştırmak için
yardımcı olur. Karaciğer metabolik faaliyetlerin en önemli merkezidir.
.png)
çok iyi anlaşılmıştır ki; barsak lümeni içinde mikrobiyota denilen ve
hücrelerimizden daha fazla sayıda, çok önemli ve özel işlevleri bulunan ve her
türlü yararlı molekülleri üreten, ikinci beyin olarak adlandırılan, doğumdan
sonra kişilerin yaşına, yaşadığı bölgeye, sağlıklı ve hastalıklı olup
olmamasına göre şekillenen faydalı bakteriler bulunur.
4) Üriner Sistem
Böbrekler,
böbrekler mesane arasındaki 20-25 cm uzunluğunda tüpler yani Üreterler,
idrarımızı depolayan ve işemeyi sağlayan Mesane, mesaneden çıkan idrarın
atılmasını sağlayan alt idrar yollarından yani Üretradan oluşur.
.png)
sistem; metabolizma sonucu oluşan veya dışarıdan aldığımız toksik maddelerin
vücudumuzdan idrar oluşturarak atılmasını sağlar. Kompleks bir mekanizma ile
idrar üretir.
.png)
Kuşakların
ve türün devamlılığını sağlayan en önemli sistemdir. Erkek ve Kadında
farklılıklar gösterir.
6) Kas Sistemi

etmemizi sağlar. Vücudumuzda çizgili ve düz kaslar olmak üzere iki tip kas
vardır. Çizgili kaslar isteğe bağlı olarak çalışırken düz kaslar otonom olarak
çalışırlar. Yani kontrolümüzde değildir. İstisna olarak kalp kası çizgili kas
olmasına rağmen otonom çalışır.
7) İskelet Sistemi
Kemikler
ve kıkırdaklardan oluşmuştur. Eklemler ile birbirilerine bağlıdırlar.
Eklemlerin içinde stabilizasyonu sağlamak için çeşitli bağlar bulunur.

dik durmasını sağlar.
İç
organları dış etkilerden korur.
Kemik
iliğinde kan hücreleri üretilir.
Kalsiyum
ve fosfor gibi mineralleri depolar.
İç
organlara ve kaslara tutunma yüzeyi sağlar.
Kasların
yardımıyla vücudun hareket etmesini sağlar.
8) Sinir Sistemi

içinin ve dış çevresinin algılamasına yol açarak, bilgi elde ederek ve elde
edilen bilgiyi işleyerek, vücut içerisinde sinir hücreleri ağı sayesinde
sinyallerin farklı bölgelere iletimini sağlar, organların, kasların
aktivitelerini düzenler.
Sinir
sistemi iki bölümden oluşur. Merkezi sinir sistemi (MSS) ve periferik sinir
sistemi (PSS). MSS, beyin ve omurilikten oluşur. Kafatasının içindedir.
Periferik sinir sistemi sayesinde
sinirler vücudumuzun her yerindedir.
9) Endokrin Sistem

Sistemi

atardamar, toplardamar ve kılcal damarlardan oluşan Kalp-damar dolaşım sistemi
içinde dolaşan; akıcı plazma ve hücrelerden (alyuvar-eritrosit, akyuvar-lökosit
ve pıhtılaşma hücreleri-trombosit) meydana gelmiş kırmızı renkli hayati özelliğe
sahip bir sıvı.
Plazma
içinde globülin, albümin, fibrinojen ve immunglobulinler gibi bir çok
fonksiyonda rol alan proteinler bulunur.

lenfatik sistem ile birlikte diğer lenf organları ve bağ dokusu sistemiyle beraber
bağışıklık sisteminin en önemli unsurlarının başında yer alır.
Kalp-damar
dolaşım sistemi ise; kalp, atardamar-arter, toplardamar-ven ve kılcal
damarlardan oluşan vücudun her yanına dağılmış bulunan yaklaşık 40 bin km’lik
içi endotel ile döşeli bir tüneldir.
11) Örtü Sistemi
Vücudumuzun
her tarafı deri ile kaplıdır. Deri ile birlikte saç, tüyler, tırnaklar ve deri
bezleri ile onların ürünlerini-ter gibi kapsar. Dış çevre ile vücudu ayırır ve
vücudu dış çevreye karşı korur.
Sistemlerin
birbiriyle uyumlu çalışması gerekir. Vücudumuzun çarklarıdır bunlar. Dişlilerin
eksiksiz olması metabolizmamızın mükemmel çalışacağının hedefini gösterir bizlere.
Eğer
bir sistemde sıkıntı varsa yakın veya uzak bir gelecekte diğer sistemleri de
etkileyecektir. O nedenle vücudumuz için önemli olan mekanizmaları tekrar
hatırlatarak videoma son noktayı koymak istiyorum.
Hastalıkların
oluşumunda en önemli bu 3 mekanizmanın birbirleriyle bağlantılı olduğunu
unutmayalım: 1-Endotel Disfonksiyonu ve Nitrik Oksit Eksikliği, 2-Oksidatif
stres ve antioksidan eksikliği, 3-İnflamasyon.
Bunların
birinin eksikliği ve ortaya çıkışı metabolizmanın tüm çarklarını, dolayısıyla
sistemlerden birini etkileyen herhangi bir bozukluk; sonuç olarak domino etkisi
yaratarak diğer sistemleri ve tüm vücudumuzu etkiler.
Endokrin
sistem; iç salgı bezleri, hormon üreten dokular, hormonlar ve hormon
reseptörlerinden oluşmaktadır. Endokrin bezleri arasında epifiz, hipofiz,
tiroid, paratiroid, timus ve böbrek üstü bezleri bulunmaktadır. Bunlara
ilaveten; Hormon salgılayan çeşitli organ ve dokular da mevcuttur. Örneğin bu
organlar arasında hipotalamus, kalp, mide, pankreas, kadında yumurtalıklar ve erkekte
testisler vardır. Endokrin sistemin bezleri ve dokuları çoğunlukla birbirlerinden
ayrılırken bütün bir sistem olarak harmoni şeklinde, uyumlu olarak çalışmaktadır.
sistem; iç salgı bezleri, hormon üreten dokular, hormonlar ve hormon
reseptörlerinden oluşmaktadır. Endokrin bezleri arasında epifiz, hipofiz,
tiroid, paratiroid, timus ve böbrek üstü bezleri bulunmaktadır. Bunlara
ilaveten; Hormon salgılayan çeşitli organ ve dokular da mevcuttur. Örneğin bu
organlar arasında hipotalamus, kalp, mide, pankreas, kadında yumurtalıklar ve erkekte
testisler vardır. Endokrin sistemin bezleri ve dokuları çoğunlukla birbirlerinden
ayrılırken bütün bir sistem olarak harmoni şeklinde, uyumlu olarak çalışmaktadır.